İdare Hukuku

İdare hukuku, kişilere tanınan hak ve hürriyetler ile kamuya tanınan üstünlük ve imtiyazların dengelenmesini sağlayan, temeli anayasada belirlenen hukuk dalıdır. İdare hukuku ile idarenin örgütlenmesi ve faaliyetine dair kurallar öngörülmüştür. En geniş tanımı ile idarenin hukuku anlamına gelen idare hukuku, tedvin edilmemiş ve diğer hukuk dallarına göre daha genç bir hukuk disiplinidir.

İdare hukukunun ne olduğu hususunda net bir açıklama yapılabilmesi için öncelikle idare kavramının açıklaması yapılmalıdır. İdare; devlet teşkilatı içerisinde belirli görevleri ifade etmek için oluşturulan örgüt ve bu örgüt kapsamında istihdam edilenlerdir. Bu tanım, organik anlamda devlet tanımı üzerinden yapılan idare tanımıdır. Fonksiyonel anlamda idare ise kamu hizmetlerini ifa edebilmek için lazım gelen nitelikler ve ifade edilen örgütün çalışma sistematiğidir.

İdare hukuku, idarenin faaliyet ve örgütlenmesini kurallara tabi kılmak suretiyle kamu yararının oluşturulmasını, bozulan kamu yararının tekrar tesis edilmesini ve bu sayede kişilerin hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınmasını sağlar. İdare hukukunun uygulanması nedeniyle meydana gelen uyuşmazlıklar ise idari yargı eliyle çözüme kavuşturulur. Oldukça kapsamlı bir disiplin olan idare hukuku, bünyesinde pek çok alt alan barındırır. İdare hukukunun alt alanları:

  • İhale hukuku,
  • İmar hukuku,
  • Regülasyon,
  • İdari yaptırımlar,
  • Statü hukuku,
  • İdari sözleşmeler hukuku,
  • İdari yargılama usulü.

İdari yargı, idare hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü ve bu itibarla idare hukukunun ilkelerinin belirlenmesi ve kaynaklarının yorumlanmasında yetkili yargı koludur. İdari yargı kolunu oluşturan mahkemeler şu şekildedir:

  • İdare mahkemeleri,
  • Bölge idare mahkemeleri
  • Danıştay,
  • Vergi mahkemeleri.

Anayasa, idare hukukuna ilişkin yasalar, kanun hükmünde kararnameler ve tüzükler, idare hukukunun kaynaklarıdır. Öte yandan, yargı içtihatları ve idari teamüller de idare hukukunun kaynakları arasında sayılır.